Psikolojide motivasyon kavramı genel olarak bizi ihtiyaç duyduğumuz veya istediğimiz olumlu bir sonuca doğru iten; yada potansiyel olarak tehlikeli veya istenmeyen bir şeyden uzaklaştıran enerji, dürtü ve ilginin birleşimini ifade eder. Motivasyon, acıktığımızda yemek yemeye yönelmemiz ya da kahvemize koymadan önce sütü bozuk mu diye koklamamız gibi basit; planlı bir akademik veya kariyer yolu ya da bizi inciten bir kişiden uzaklaşma motivasyonu kadar karmaşık olabilir.
Aktivasyon ise, sizi motive eden şeyi başarmak için yapmanız gereken işe/şeye başlamanızdır Örneğin, bilgi paylaşmak ve insanların bu konu hakkında düşünmesini sağlamak istediğim için bu makaleyi yazmaya motive olmuş olabilirim. Ancak izlediğim diziyi kapatıp, bilgisayarımı açma, bir belgeyi açma ve yazmaya başlama görevlerini yerine getirmezsem, motive olduğum hedefe ulaşamam. Motivasyon gereklidir ama yetersizdir; harekete geçmek gizli sostur.
Duygular Harekete Geçmeye Engel veya Destekleyici Olabilir
Aktivasyon ve motivasyon, düşünme, hissetme, hareket etme ve sosyalleşme gibi çok sayıda beyin ve vücut fonksiyonu arasında zig-zag çizer. Güçlü duygular (olumlu ve olumsuz) motivasyonu ve aktivasyonu teşvik edebilir.
Çok sevdiğiniz giyim markası indirime girdiği için çok heyecanlanıyorsanız, örneğin indirim saatine alarmınızı kurma ve tam saati geldiğinde alışveriş yapmak için telefonun ya da bilgisayarın başına geçme gibi görevleri yerine getirmek için harekete geçmek muhtemelen sizin için nispeten kolay olacaktır. Ancak teziniz için araştırma yapmak muhtemelen çok daha zor gelecektir.
Olumsuz duygular motivasyonu ve harekete geçmeyi de tetikleyebilir; örneğin korkunun sizi arabanızın yakın zamanda yağmurda savrulduğu bir yol bölümünden kaçınmaya motive etmesi ve bunun gerçekleşmesi için fazladan yarım saat sürmeniz için sizi harekete geçirmesi gibi.
Beynimizin heyecan duymadığı sıkıcı veya zor görevleri tamamlamak için motive olsak bile, başlatmak ve tamamlamak çok daha fazla zihinsel ve fiziksel çaba gerektirir. Instagram’da bir yemek pişirme videosunda gördüğünüz spagetti carbonara’yı yemeye motive olabilirsiniz, ancak yemek pişirmek sizin için çok arzu edilen ve/veya ilginç bir görev değilse, alışveriş, hazırlık ve temizlik adımları da size çok iş gibi görünebilir. Öte yandan, yemek yapmayı seven biri için bu görevler heyecan verici ve eğlenceli gibi gelebilir ve dolayısıyla bunları harekete geçirmek daha az acı verici olabilir.
Uzun Vadeli Motivasyonlar Kısa Vadeli Eylemleri Gerektirir
Motivasyonlarımız uzun vadeli ve kısa vadeli zaman dilimlerinin sürekliliği boyunca ortaya çıkar. Eğer üniversiteye gitmek ya da belirli bir işe girmek gibi geleceğe yönelik bir şeye motiveysek, yol boyunca birçoğu uzun vadeli hedeflerimizden daha az heyecan verici olacak birçok kısa vadeli görevi harekete geçirmemiz gerekecektir. Çoğunlukla zordurlar, dolayısıyla onları harekete geçirmek ağır bir yük olabilir. Yaygın stratejilerden biri, daha az arzu edilen görevleri harekete geçirmemize yardımcı olacak daha acil motivasyon unsurları oluşturmaktır. Benim için bir derse çalışmamı bitirdikten sonra Friends’ten bir bölüm izlemekti.
Çoğumuz sıkıcı veya zor şeyleri motive etmek ve harekete geçirmek için stratejiler kullanırız ve çocuklarımıza ve öğrencilerimize de bunları kullanmayı öğretiriz. Açıkçası, şeker kullanılacak tek motivasyon kaynağı olmamalı, ancak o zamanki stratejimin arkasındayım.
Her insanın motivasyon ve harekete geçebilme profilleri, çocukluktan yetişkinliğe kadar benzersiz bir şekilde gelişir ve yıllar içinde dalgalanmaya ve değişmeye devam eder. DEHB , öğrenme kalıpları, fiziksel hastalık, yorgunluk, açlık, travma , depresyon , kaygı, mizaç ( kişilik özellikleri), sosyal dürtü ve diğer birçok beyin ve vücut kalıbı gibi faktörler motivasyon ve eyleme geçmede hayati rol oynar.
Örneğin DEHB, motivasyondan bağımsız olarak görev aktivasyonuna nörolojik engeller ekler. DEHB’si olan bir çocuk ödevlerini yapmak için yüksek motivasyona sahip olabilir, ancak göreve başlamak o kadar zorlayıcı olabilir ki, bırakın ödevlerini bitirmek şöyle dursun, başlamak için bile mücadele etmeye devam edebilirler.
Enerji ve ruh hali faktörleri motivasyonu ve aktivasyonu önemli ölçüde etkiler. Olumlu ve mutlu bir deneyim beklediğim için bir arkadaşımı görmeyi sabırsızlıkla beklediğimi varsayalım. Genellikle, bunu gerçekleştirmek için planlama, ulaşım gibi görevleri harekete geçirmek, ağır bir zihinsel çaba gibi gelmez. Ancak eğer komşum gece yüksek ses müzik dinlemeye başlarsa ve ben bitkin durumdaysam, ne kadar motive olursam olayım, görevlere başlamak çok daha zor olacaktır. Ve bir sonraki aşamada, eğer depresyonla mücadele ediyorsam, arkadaşımı görme motivasyonum her zamankinden daha düşük olabilir ve bunu gerçekleştirmek için harekete geçme enerjim sıfıra yakın olabilir.
Siz (ya da çocuğunuz ya da öğrenciniz) görevleri yerine getirmekte zorlandığınızda, kendinize ya da o çocuğa karşı meraklı olmanız faydalı bir yaklaşımdır. Bunun düşük motivasyon sorunu olduğunu varsaymamaya çalışın; bunun yerine, siz (veya onlar) motive olsanız bile, bir şeyi harekete geçirmenin önünde nelerin olabileceğini düşünün. Motivasyonu keşfetmek hedeflerimize ulaşmak için hayati öneme sahiptir ancak harekete geçirme faktörlerini daha derinlemesine incelemediğimiz sürece oraya ulaşmak çok daha zor olacaktır.
Kaynak: Candida Fink, Psychology Today yayınından çeviridir.